Şüpheli Alacak
25 Mayıs 2015 Sİrkü 1050
Öncelikle bir alacağın değersiz, şüpheli ve vazgeçilen alacak olabilmesi için öncelikle alacağın Ticari veya zirai kazancın elde edilmesiyle ilgili olmasının yanı sıra gerçek bir faaliyete dayanması gerekir. Uygulamada ticari ilişki çerçevesinde ihtiyaç duyulan kredinin üçüncü kişilerden temini için verilen ve gerçek bir borç alacak ilişkisine dayanmayan hatır çeki ve senetleri için zarar ve gider yazılması mümkün değildir.
Vergi Usul Kanunun 323 üncü maddesinde;
Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
şüpheli alacak sayılır.
Şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal ettirilir.
hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre,
- Ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla,
- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar
Şüpheli alacak sayıldığından yukarıda belirtilen şartları taşıyan alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup, bu şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına imkan bulunmamaktadır.
Mahkemeye dava, icara ya takip için dilekçe verilmiş olması alacağın dava ve icra safhasında bulunduğunu göstermek için yeterli değildir.
Danıştay 4 dairesinin 28.02.1970 tarih ve 968/3910 esas, 970/1064 karar sayılı kararı; İcra takibine başlanmakla beraber icra işlemine devam edilmeyen alacak şüpheli alacak sayılmaz şeklindedir.
Alacağın yurt içinden veya yurt dışından olması bir önem taşımadığından yurt dışından olan alacaklar için de bu madde hükümleri geçerlidir.
Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur;
- Ortada bir alacağın söz konusu olması
ve
- Bu alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır.
Kanunun 323 üncü maddesinde bir ayrım yapılmaksızın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla dava ve icra safhasında bulunan bütün alacaklar için karşılık ayrılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Şüpheli hale gelen alacağa karşılık ayrılacak dönem ise dava ve icra aşamasına geçildiği dönemdir
Gelir idaresince verilen bir Özelge ye göre şüpheli alacak karşılığı ayırma işlemi seçimlik bir hak olduğu ancak alacağın şüpheli hale geldiği yıl için ayrılması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle Gelir İdaresinin görüşü, davanın açıldığı yılda karşılık ayrılması yönünde olup, davanın açıldığı yıldan sonraki bir yılda karşılık ayırmanın mümkün olamayacağı yönündedir.
Gelir idaresince verilen özelgelerde; Şüpheli hale gelen alacağın döviz cinsinden bir alacak olması durumunda, mahkemede davanın açıldığı tarihte Merkez Bankasının döviz alış kuru üzerinden hesaplama yapılarak, şüpheli alacak karşılığı ayrılması gerekir.
Alacağın yurt içinden veya yurt dışından olması bir önem taşımadığından yurt dışından olan alacaklar için de bu madde hükümleri geçerlidir.
Öte yandan alacak için dava ve icra yoluna gidilmemiş veya gidilmesine rağmen o dönemde karşılık ayrılmamış ise sonraki yıllarda karşılık ayrılamamasına rağmen daha sonraki yıllarda borçlunun aciz halinde olduğu hakkında mahkemece karar verilmişse aciz kararının verildiği dönemde tahsil imkanı kalmayan bu alacak direk gider yazılabilecektir.
İflas halinde, alacaklının borçluyu dava etmesi veya icra yoluyla takip edebilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.
İcra ve İflas Kanunu bu takip yollarını kapatarak sadece iflas masasına kayıt olma hakkını verdiğinden, cebri icra ve külli tasfiye yolu olan iflas halinde bütün alacaklılar eşit şekilde işlem görmekte ve bu nedenle ferdi icra takiplerine izin verilmemektedir.
İflas bir icra yolu olup alacaklı yönünden normal icradaki gibi amaç alacağa kavuşmak olduğundan iflas masasına kaydı yaptırılan alacaklar icra safhasına intikal edilmiş sayılmaktadır.
Mükellefler borçlu müşterilerinin iflas etmesi halinde, şüpheli alacak karşılığı ayırabilirler. Ancak, karşılık alacağın masaya kaydının yapıldığı, diğer bir deyişle icra safhasına intikal ettiği hesap döneminde ayrılmalıdır.
İflas halinde de ayrılan şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.
İflasın ertelemesi kararı İcra ve İflas Kanunu’nun 179/b maddesi gereği alacaklıların icra takibini yasal olarak engellemektedir. Bu karar dava açılsın açılmasın tüm alacaklar ve alacaklılar bakımından sonuç doğurmaktadır. İflas erteleme kararı, firmadan alacağı olanların alacaklarını tahsil etme imkanını ortadan kaldırmamakta, sadece icra takiplerini engellemektedir.
İflas erteleme kararı alacağın şüpheli hale geldiğini tevsik eden bir belge niteliğine haizdir.
Bu nedenle, İflas ertelemesi kararının verilmiş olduğu durumlarda, Şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için alacaklıların dava açmalarına ve icra takibi yapmalarına gerek bulunmamaktadır. Karar tek başına şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için yeterlidir. Karşılığın kararın verildiği vergilendirme döneminde ayrılacağı unutulmamalıdır.
İflasın ertelenmesi kararı olması halinde karşılık ayrılabilineceğine dair İstanbul Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığının 23.07.2009 tarih ve 25281 sayılı, Bursa Vergi Dairesi Başkanlığının 14/01/2010-122 sayılı özelgeleri mevcuttur.
—————————
Hatırlatma:
Sirkülerlerimiz bilgilendirme amaçlı olup belirli bir konu hakkında genel çerçevede bilgi vermek amacını taşımakta olup içerikten kaynaklanan veya içeriğe ilişkin ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
Konular ile ilgili karar vermeden önce profesyonel bir danışmandan görüş ve destek alınması tavsiye olunur.