Sirkü 1896 – Birikimli hayat sigortaları

Günümüzde sıkça uygulanmaya başlanılan sigortalardan biride birikimli hayat sigortasıdır.

Birikimli hayat sigortasının özelliği, belirlenen süre boyunca küçük parçalar hâlinde ödenen primlerin sigorta süresi sonunda peşin ya da taksitli şekilde sigortalıya geri ödemesidir. Dövize endeksli olarak yapılan ya da prim ödemelerine faiz uygulayan birikimli hayat sigortaları, bu sayede hem ilgili teminatlarla kişiyi koruyor hem de yatırımını büyütme özelliğine sahip.

Birikimli hayat sigortası sigorta süresi en az 10 yıl olan uzun dönemli sigortalardır.

Vergisel avantajlarına gelince;

Ücretliler açısından

Vergiye tabi ücret matrahının tespitinde, bireysel emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları için ödenen primlerin elde edilen ücretin % 15’ine kadar olan kısmı ücret matrahının tespitinde indirilebilecektir.

Vergiye tabi ücret matrahının tespitinde dikkate alınacak sigorta primleri; sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla;

– Ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait birikim priminin alındığı hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50’si ile


– Ölüm, kaza, sağlık, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerden

müteşekkildir.

İndirim konusu yapılacak primlerin toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır. Yıl içinde asgari ücret tutarında meydana gelebilecek değişiklikler, indirim yapılacak tutarların hesabında dikkate alınacaktır.

İşverenler Tarafından Çalışanları Adına Ödenen Şahıs/Hayat Sigorta Primleri Ücret Matrahından İndirimi ve gider yazılması

Gelir Vergisi Kanununun 63/3’üncü maddesine göre, sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla;

Ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50’si

ile

Ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler indirim konusu yapılmaktadır.

İndirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen brüt ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşamaz.

İşverenler tarafından çalışanları adına ödenen şahıs/hayat sigorta primleri, işle ilgili olarak ticari ve mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ücret kapsamında olduğundan, Gelir Vergisi Kanununun 40 ve 68’inci maddeleri çerçevesinde ticari ve mesleki kazanç kapsamında indirim konusu yapılabilecektir.

Ancak, Gelir Vergisi Kanunun 61. maddesinde, “Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Bu nedenle GVK nun 94 üncü maddesine göre; işverenler tarafından hizmet erbabına ödenen ücretler ile ücret sayılan ödemeler (istisnadan faydalananlar hariç), gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.

İşverenler tarafından çalışanlar adına ödenen hayat/şahıs sigorta primleri ücretliye sağlanan bir menfaat niteliğindedir dolayısıyla ücret kapsamında değerlendirilir. Bu nedenle İşverenin ödediği şahıs ve hayat sigorta prim tutarları, net ücret ödemesi olarak kabul edilecektir. Doğal olarak hizmet erbabının tabi olduğu vergi oranı baz alınmak suretiyle brüt ücrete tamamlanacak ve gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır.

Konu hakkında Gelir İdaresi tarafından verilen Kütahya Defterdarlığının 19.03.2024 tarih ve E-61504625-125 sayılı Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının 29.3.2024 tarih ve E-90792880-155.01.03.99[DMG1-9]-187659 sayılı özelgeleri bu yöndedir. “

İşverenler Tarafından Ücretliler Adına Bireysel Emeklilik Sistemine Ödenen Katkı Paylarının Ticari Kazancın Tespitinde İndirimi

Gelir İdaresince yayınlanan 23.10.2012 tarih ve 85 sıra nolu Gelir vergisi sirküsü gereği

İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının, ücretle ilişkilendirilmeksizin, ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilmesine imkan tanınmıştır.

Bu kapsamda indirim konusu yapılabilecek tutarın toplamı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır. Gerek işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, gerekse Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında indirim konusu yapılacak şahıs sigortaları prim ödemelerinin toplam tutarı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını da aşamayacaktır.

GVK nun 40/9 uncu maddesi kapsamında yapılacak indirim, işverenler tarafından hizmet erbabına yönelik olarak sadece bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarını içermekte olup, şahıs sigorta primlerini içermemektedir.

İşverenlerce ödenen şahıs sigorta primleri, işle ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ücret kapsamında olduğundan, Gelir Vergisi Kanununun 40/1 inci maddesi çerçevesinde genel gider olarak her hangi bir tutar ve oran sınırlaması olmaksızın indirim konusu yapılabilecektir.

Hem işveren tarafından bireysel emeklilik sistemine katkı payı ödenmesi hem de ücretli tarafından şahıs sigortalarına prim ödemesinin bulunması ve bunların toplam tutarının yukarıda belirtilen sınırı aşması halinde, indirimin öncelikli olarak ücret matrahının tespitinde mi yoksa ticari kazancın tespitinde mi yapılacağı konusu taraflarca, mükerrer indirime izin verilmeksizin, serbestçe belirlenebilecektir.

————————————–

Hatırlatma:

Sirkülerimiz bilgilendirme amaçlı olup belirli bir konu hakkında genel çerçevede bilgi vermek amacını taşıdığından içerikten kaynaklanan veya içeriğe ilişkin ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.

Bu sirkümüzde yer verilen bilgiler yazının tarihi itibarıyla geçerli olup, yazı tarihinden sonra gerçekleşebilecek yasal değişiklikler, gelişecek uygulamalar ve yargı kararları ileride farklı düzenlemeleri ve değerlendirmeleri gerektirebilmektedir.

Bu nedenle konular ile ilgili karar vermeden önce profesyonel bir danışmandan görüş ve destek alınması tavsiye olunur.