Kurum Kazancının Tespitinde İndirilebilecek ve İndirilemeyecek Giderler ve Zarar Mahsubu İle Bağış ve Yardımlar
İçinde bulunduğumuz Nisan ayı kurumlar vergisinin beyan dönemidir. 1 Nisan’da başlayıp 25 Nisan akşamına kadar sürecek olan beyanname verme döneminde beyannameler kurumun kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerin vergi dairesi olacaktır.
Beyanname dönemi takvim yılı olmayan, kendileriyle ilgili özel hesap dönemi belirlenen mükellefler ise beyannamelerini özel hesap dönemlerinin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın başından yirmi beşinci günü akşamına kadar verebileceklerdir.
Ödeme zamanı ise beyannamenin verilmesi gereken ayın sonuna kadar olacaktır
Kurumlar vergisi beyannamesi verilirken bazı hususlara dikkat etmek gerekecektir. Dikkat edilmesi gereken konuların başında;
- Transfer Fiyatlandırması açısından Kanunun belirlediği ilişkili kişilere mal veya hizmet satışı varsa, bu işlemlerde uygulanan fiyatın, ilişkili olmayan kişilere yapılan satışlarda uygulanan fiyatla (emsal fiyat) uyumlu olması gerekli. Dolayısıyla ilişkili kişilerle yapılan işlemlerin tespit edilerek ve bu işlemlerde uygulanan fiyatların emsallere uygunluğu sağlanmalıdır.
- Örtülü Sermaye açısından Yıl içerisinde ortak ve ortaklarla ilişkili kişilerden yapılan borçlanmaların hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılıyor ve bu borçlar için hesaplanan faiz ve kur farklarını gider yazılmasına izin verilmiyor. Bu konuya da dikkat edilmesi gerekmektedir.
- İştirak Kazançları İstisnası açısından Bir kurumun, tam mükellef başka bir kurumun sermayesinde payı varsa bu pay sebebiyle elde edilen kazançlar vergiden istisna olduğu için bu hususa da dikkat edilmesi gerekmektedir.
- Gayrimenkul ve İştirak Hissesi Satış Kazancı İstisnası açısından En az 2 yıl süreyle sahip olunan gayrimenkul veya iştirak hissesi satılıp kazanç elde edilirse, bu kazançların %75’i belirli şartların sağlanması halinde kurumlar vergisinden istisnadır. Bu konu unutulmamalıdır.
- Serbest Bölgelerden Elde Edilen Kazançlar: Faaliyet ruhsatı ve faaliyet türüne göre elde edilen kazançlar vergiden istisna tutulabiliyor. 06.02.2004 tarihi itibariyle faaliyet ruhsatı olan firmaların, ruhsatta öngörülen sürenin sonuna kadar elde edilen kazançların istisna olduğu unutulmamalıdır.
I- İndirilebilecek Giderler
Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre ticari kazanç çerçevesinde hesaplanacak kurum kazancının belirlenmesinde hasılattan indirim konusu yapılacak giderler Kurumlar vergisi Kanun’un 8. maddesinde sayılan giderlerin yanısıra Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde yer alan giderler olacaktır.
A- Gelir Vergisi Kanunu’na göre indirilebilecek giderler:
• Amortismanlar
• Aynî vergi, resim ve harçlar
• Genel giderler
• İşle ilgili zarar, ziyan ve tazminatlar
• İşveren sendikalarına ödenen aidatlar
• İşveren sıfatıyla ücretliler adına ödenen bireysel emeklilik katkı payları
• Seyahat giderleri
• Sosyal giderler
• Taşıt giderleridir.
Gelir vergisi ile ilgili bu giderler Mart ayının gelir vergisi beyan dönemi olması sebebiyle basında detaylı olarak incelenmişti. Bunun yanında Bankacılık Kanunu gibi özel kanunlarda da TMSF’na ödenen sigorta primleri ve ayrılan karşılıklar kapsamında bazı indirimlerle Sigortacılık Kanunu kapsamında devam eden riskler karşılıkları ile ikramiyeler ve indirimler karşılıklarının da şartlar mevcutsa indirimi mümkün bulunmaktadır. Bugün ise temel olarak Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında yer alan indirimlere değinilecektir.
B- Kurumlar Vergisi Kanunu çerçevesinde indirilecek giderler
1. Menkul kıymet ihraç giderleri
İhraç edilen menkul kıymetlere ilişkin tüm giderler hasılattan indirilebilecektir. Bu giderler arasında senetlerin kağıt ve basım giderlerini, mahkeme, noter ve diğer tasdik ve tescil giderlerini, damga vergisini ve ihraç dolayısıyla ödenen sair harç ve resimleri, ihraç dolayısıyla bankalara verilen komisyonları, hisse ve tahvil senetlerinin borsaya kaydı için yapılan giderleri ve bunlara benzer diğer her türlü giderleri saymak mümkündür.
2. Kuruluş ve örgütlenme giderleri
Kurumların kuruluşları sırasında yapılan; ana sözleşmenin hazırlanması, kuruluş genel kurul toplantılarının yapılması, tanıtma ve reklam gibi kuruluş ve örgütlenmeye ilişkin bir takım giderlerin kurum kazancından indirilebilmesi mümkündür.
3. Genel kurul toplantıları için yapılan giderler ile birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye giderleri
Genel kurul toplantıları için kurum tarafından yapılacak giderler; ilan ve posta giderleri, toplantı salonu kira bedeli ve benzeri giderlerden oluşur.
Genel kurul üyelerinin genel kurula katılmak için yaptıkları giderler, kurumlarca karşılansa dahi gider kaydedilemez. Çünkü bu tür giderler genel kurul yapan kuruma ait giderler olmayıp, ortakların kuruma koydukları sermayelerinin idaresi ile ilgili giderlerdir.
Genel kurul toplantılarında, genel kurul üyelerinin ağırlanmaları ile ilgili giderler, genel örf ve adetlere uygun temsil ve ağırlama gideri niteliğinin ötesine geçmemek koşuluyla gider kaydedilebilir.
Ayrıca birleşme, devir, bölünme, fesih ve tasfiye aşamalarında yapılan giderler de kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.
4. Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde komandite ortağın kâr payı
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde kurumlar vergisi matrahı, şirket kazancından komandite ortaklara düşen pay dışındaki tutardan ibarettir. Komandite ortakların şirket kârından aldıkları pay, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazançla ilgili hükümleri uyarınca şahsi ticari kazanç sayılmaktadır. Bu nedenle, söz konusu payın şirket bünyesinde kurumlar vergisine tabi tutulmaması için komandite ortağın kâr hissesi gider olarak hasılattan indirilebilecektir.
5. Katılım bankalarınca katılma hesabı karşılığında ödenen kâr payları
Katılım bankalarınca katılma hesabı karşılığında ödenen kâr payları kurum kazancından indirilecek giderler arasında bulunmaktadır.
Öte yandan, katılım bankalarının faizsiz olarak kredi temin etmeleri karşılığında yaptıkları kâr payı ödemeleri, finansman gideri niteliğinde olduğundan söz konusu giderlerin Gelir Vergisi Kanununun 40 ncı maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca gider olarak dikkate alınabileceği tabiidir.
Ayrıca, mükelleflerin katılım bankalarından sağladıkları bu nitelikteki krediler için hesapladıkları finansman giderleri de ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel gider mahiyetinde olduğundan, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
6. Sigorta ve reasürans şirketlerince ayrılan teknik karşılıklar
Sigorta ve reasürans şirketlerinde bilanço gününde hükmü devam eden sigorta sözleşmelerine ait teknik karşılıklar, 1 seri nolu KVK Genel tebliğinde belirtilen hesaplama ve şartlar dikkate alınarak kurum kazancından indirim konusu yapılabilecektir.
7. Holding şirketlerin genel idare giderlerinin bağlı şirketlere dağıtımı
Holding şirketler tarafından bağlı şirketlere araştırma ve geliştirme, finansman temini, pazarlama ve dağıtım, yatırım projelerinin hazırlanması, hedeflerin tayini, planlama, örgütlendirme kararlarının uygulanması, bilgisayar hizmetleri, sevk ve idare, mali revizyon ve vergi müşavirliği, piyasa araştırmaları, halkla ilişkilerin tanzimi, personel temini ve eğitimi, muhasebe organizasyon ve kontrolü, hukuk müşavirliği konularında hizmetler verilebilmektedir.
Holding tarafından bağlı şirketlere verilen hizmetler için fatura düzenlenmesi zorunlu olup verilen hizmetin karşılığını teşkil eden bedelin, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan emsallere uygunluk ilkesine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Holding tarafından verilen bu tür hizmetlerin bağlı şirketlerce gider yazılabilmesi için,
- Hizmetin mutlaka verilmiş olması,
- Kesilen faturada hizmet türünün ayrıntılı olarak belirtilmesi,
- Tek faturada birden fazla hizmet bedelinin bir arada yer alması halinde, her hizmet bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi,
şarttır.
Yukarıda belirtilen koşullara uygun olarak bağlı şirketler, holding tarafından kesilen fatura bedelini gider olarak kayıtlarında gösterebileceklerdir.
C- Diğer İndirimler (Beyanname üzerinde yapılan indirimler)
Bu indirimlerin yanında Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. Maddesi gereği Kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimler yapılır:
1. Ar-Ge indirimi
Mükelleflerin, münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetleri çerçevesinde, işletmeleri bünyesinde 2008 hesap döneminden itibaren yaptıkları harcamaların %100’ü kurum kazancının tespitinde Ar-Ge indirimi olarak dikkate alınabilecektir. 2008 hesap dönemine ilişkin olarak, birinci geçici vergi döneminde yapılan araştırma geliştirme harcamaları üzerinden %40 oranında Ar-Ge indirimi hesaplanması gerekmekte olup ikinci ve müteakip geçici vergi dönemlerinde ise birinci geçici vergi döneminde yapılan harcamalar da dahil olmak üzere, yapılan araştırma ve geliştirme harcamalarının toplamı üzerinden %100 oranında Ar-Ge indirimi hesaplanması gerekmektedir. Öte yandan, daha önceki hesap dönemlerinde gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme harcamaları üzerinden ise %40 oranında Ar-Ge indirimi hesaplanacaktır.
Araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, ürün ve araçlar üretmek, yazılım üretimi dahil olmak üzere yeni sistem, süreç ve hizmetler oluşturmak veya mevcut olanları geliştirmek amacıyla yapılan düzenli çalışmaları ifade etmektedir.
2. Sponsorluk harcamaları
3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için %50’si kurumlar vergisi matrahının tespitinde, beyan edilen kurum kazancından indirilebilecektir.
Sponsorluk harcamaları, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar olup ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olan reklam harcamalarından farklılık arz etmektedir.
Sponsor olan kurumun adının anılması koşuluyla,
- Resmi spor organizasyonları için yapılan saha, salon veya tesis kira bedelleri,
- Sporcuların iaşe, seyahat ve ikamet giderleri,
- Spor malzemesi bedeli,
- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün uygun göreceği spor tesisleri için yapılan ayni ve nakdi harcamalar,
- Sporcuların transfer edilmesini sağlayacak bonservis bedelleri,
- Spor müsabakaları sonucuna göre sporculara veya spor adamlarına prim mahiyetinde ayni ve nakdi ödemeler
gibi harcamalar sponsorluk harcaması olarak değerlendirilecektir.
Spor sahalarına, sporcuların veya diğer ilgililerin spor giysilerinin ya da spor araç ve gereçlerinin üzerine yazılı veya elektronik sinyaller yardımıyla sanal olarak kurumun tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka, isim ve benzeri işaretler konulması gibi doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak değerlendirilecektir.
Sponsorluk uygulamasına ilişkin usul ve esaslar, 16/6/2004 tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Buna göre, gerçek ve tüzel kişiler, federasyonlara, gençlik ve spor kulüplerine veya sporculara, spor tesisleri ve faaliyetlerine ilişkin olarak anılan Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar dahilinde sponsor olabileceklerdir.
3. Bağış ve yardımlar
Kurum kazancından indirilebilecek bağış ve yardımlara ilişkin bir özet tablo
Bağışın Yapıldığı Kurum veya Kuruluş |
Kanunun Adı / Maddesi |
Bağışın Şekli |
Oransal Sınır |
Maktu |
Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler |
Kurumlar Ver. Kanunu (Md. 10/1-c) |
Nakdi ve Ayni |
% 5 |
YOK |
Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler. (Okul, sağlık tesisi, yurt, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi yapımı ve onarımı için yapılan bağışlar veya yapılan harcamalarla sınırlı olarak) |
Kurumlar Ver. Kanunu (Md. 10/1-ç) |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
Kamu yararına çalışan dernekler |
Kurumlar Ver. Kanunu (Md. 10/1-c) |
Nakdi ve Ayni |
% 5 |
YOK |
Diğer dernekler |
– |
– |
– |
– |
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar |
Kurumlar Ver. Kanunu (Md. 10/1-c) |
Nakdi ve Ayni |
% 5 |
YOK |
Diğer vakıflar |
– |
– |
– |
– |
Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar (kültürel, sanatsal ve tarihi eserlerin korunması amacıyla maddede sayılan faaliyetlerle sınırlı olarak) |
Kurumlar Ver. Kanunu (Md. 10/1-d) |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
Umumi hayata müessir afetlere maruz kalanlara yapılan harcamaları karşılamak üzere fona verilmek üzere |
Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kn. (Md. 45) |
|||
Bağış toplayan kurum ve kuruluşlar |
Nakdi |
YOK |
YOK |
|
Milli ve mahalli yardım komiteleri |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
|
Üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri |
Yüksek Öğretim Kanunu (Md.56) |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
İlköğretim kurumları |
İlk Öğretim ve Eğitim Kanunu (Md.76) |
Nakdi |
YOK |
YOK |
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu ve Vakıfları |
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu (Md.9) |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
TÜBİTAK |
TÜBİTAK Kanunu (Md.13) |
Nakdi |
YOK |
YOK |
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu |
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu(Md.20/b) |
Nakdi |
YOK |
YOK |
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bağlı kuruluşları |
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu (Md.101) |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
Türkiye Kızılay Derneği (İktisadi işletmeleri hariç) |
Kurumlar Vergisi Kanunu (Md. 10/1-f) |
Nakdi |
YOK |
YOK |
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı |
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Kanunu (Md.3) |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu çerçevesinde yapılan harcamalar |
Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu (Md.12) |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
Türkiye Kızılay Derneği |
Kurumlar Vergisi Kanunu (Md. 10/1-f) |
Nakdi ve Ayni |
YOK |
YOK |
Türkiye yeşilay derneği (İktisadi işletmelerin hariç) |
Kurumlar Vergisi Kanunu (Md. 10/1-f) |
Nakdi |
YOK |
YOK |
imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlerde ibadethane yapımına yönelik bağış ve yardımlar |
Kurumlar Vergisi Kanunu (Md. 10/1-ç) |
Nakdi-Ayni |
YOK |
YOK |
Ayni olarak yapılan bağışların KDV boyutu
Genel ve katma bütçeli idareler, belediyeler, kamu yararına çalışan dernekler, vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve KDV Kanunu’nun 17. Maddesinin birinci fıkrasında sayılan diğer kurum ve kuruluşlara yapılan bedelsiz teslimler KDV’den istisnadır. (17/2-b)
Bağış ve yardımın belgelendirilmesi
Ayni veya nakdi olarak yapılan bağış ve yardımların kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.
Ayni bağış ve yardımın, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmış olması durumunda, mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi; düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması yeterlidir.
Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan alınarak kamu kurum ve kuruluşuna bağışlanmış olması durumunda ise bu kurum ve kuruluş tarafından teslim alınacak değerler için teslime ilişkin bir belge düzenlenmiş olması yeterli olup, düzenlenen belgede bağışlanan kıymetin değerinin, cinsinin ve miktarının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, bağışlanan değerlere ilişkin olarak düzenlenmiş olan faturaların arka yüzünde yukarıda belirtilen açıklamalar dâhilinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin imzası bulunacaktır.
Nakdi bağışların indirilebilmesi, bağışı kabul eden kuruluşlarca verilecek makbuzla veya bu amaçla bankalarda açtırılan hesaplara yatırıldığına ilişkin banka dekontlarıyla belgelendirilmesi şartıyla mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşları ile imzalanan protokol gereğince kamu arazisi üzerine okul yaptırılması halinde, söz konusu okul inşasına ilişkin olarak yapılan harcamalar, harcamanın yapıldığı yıla ilişkin kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.”
3.1- Kurum kazancının %5 ile sınırlı olanlar
Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5’ine kadar olan kısmı.
3.2- Tamamı indirim konusu yapılabilenler
a. Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı.
b. Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen;
1) Kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin ticarî olmayan ulusal veya uluslararası organizasyonların gerçekleştirilmesine,
2) Ülkemizin uygarlık birikiminin kültürü, sanatı, tarihi, edebiyatı, mimarîsi ve somut olmayan kültürel mirası ile ilgili veya ülke tanıtımına yönelik kitap, katalog, broşür, film, kaset, CD ve DVD gibi manyetik, elektronik ve bilişim teknolojisi yoluyla üretilenler de dahil olmak üzere görsel, işitsel veya basılı materyallerin hazırlanması, bunlarla ilgili derleme ve araştırmaların yayınlanması, yurt içinde ve yurt dışında dağıtımı ve tanıtımının sağlanmasına,
3) Yazma ve nadir eserlerin korunması ve elektronik ortama aktarılması ile bu eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılmasına,
4) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı, yaşatılması, rölöve, restorasyon, restitüsyon projeleri yapılması ve nakil işlerine,
5) Kurtarma kazıları, bilimsel kazı çalışmaları ve yüzey araştırmalarına,
6) Yurt dışındaki taşınmaz Türk kültür varlıklarının yerinde korunması veya ülkemize ait kültür varlıklarının Türkiye’ye getirilmesi çalışmalarına,
7) Kültür envanterinin oluşturulması çalışmalarına,
8) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki taşınır kültür varlıkları ile güzel sanatlar, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki ürün ve eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyonuna kazandırılması ve güvenliklerinin sağlanmasına,
9) Somut olmayan kültürel miras, güzel sanatlar, sinema, çağdaş ve geleneksel el sanatları alanlarındaki üretim ve faaliyetler ile bu alanlarda araştırma, eğitim veya uygulama merkezleri, atölye, stüdyo ve film platosu kurulması, bakım ve onarımı, her türlü araç ve teçhizatının tedariki ile film yapımına,
10) Kütüphane, müze, sanat galerisi ve kültür merkezi ile sinema, tiyatro, opera, bale ve konser gibi kültür ve sanat faaliyetlerinin sergilendiği tesislerin yapımı, onarımı veya modernizasyon çalışmalarına,
ilişkin harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların % 100’ü. Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri itibarıyla bu oranı, yarısına kadar indirmeye veya kanunî seviyesine kadar getirmeye yetkilidir.
c. Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığı ile makbuz karşılığı yapılan aynî ve nakdî bağışların tamamı.
d. (5904 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle eklenen fıkra. Yürürlük; 03.07.2009) İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış veya yardımların tamamı.
4. Geçmiş Yıl Zararları
Beyannamenin 4 no.lu tablosu geçmiş yıl zararlarının yazılması gereken tablodur. Bu tabloda yer alan zararların, zarar olsa dahi indirilecek istisna ve indirimler yapıldıktan sonra kalan tutarla sınırlı olarak, mahsuba konu edilmesi gerekir.
Zarar mahsup koşulları
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesine göre, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla, geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan mali zararlar indirim konusu yapılmaktadır.
Bu hükme göre geçmiş yıl zararlarının mahsubu için;
- Zararın beş yıldan fazla nakledilmemiş olması (Bu çerçevede 2011 beyannamesinde 2006–2010 yılları zararları mahsup edilebilecektir),
- Mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zarar tutarının ayrı ayrı gösterilmiş olması,
- Mahsup edilecek geçmiş yıl zararının ilgili olduğu dönemin beyannamesinde yer alması,
gerekmektedir.
zarar mahsubunun yapılmadığı hesap dönemlerine ilişkin beyannamelerde de, geçmiş yıllara ilişkin zarar tutarlarının ayrı ayrı yazılması önerilmektedir.
kazanç olmasına rağmen geçmiş yıl zararını mahsup etmeyerek mahsup hakkından vazgeçen mükellefin, söz konusu zararı izleyen yıllarda mahsup olanağının bulunmamaktadır.
Gelir idaresince verilen çeşitli özelgelerde kazanç beyan edilen dönemde geçmiş yıllar zararlarını mahsup etmeyerek bu hakkından vazgeçen mükelleflerin, kazanç beyan edilen dönem beyannamesini düzeltmelerinin ve geçmiş yıl zararlarını indirim konusu yapmalarının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Ancak yine farklı bir özelgede dönem beyannamesinin düzeltilerek zarar tutarının gösterilmesinin de izleyen yıllarda zarar mahsubuna olanak sağlamayacağı anlaşılmaktadır.
Yasal düzenlemeler, zarar mahsubu için, geçmiş yıllar zararlarının yasal defterlerde veya mali tablolarda gösterilmesini zorunlu kılmamaktadır.
Geçmiş yılların beyannamelerinde olduğu gibi 2011 yılı beyannamesinde de istisnalardan kaynaklanan geçmiş yıllar zararları ile diğer zararlar için ayrı satırlar açılmıştır. Bu ayırımın sadece istatistik amaçlı olduğu, vergisel bir sonuç doğurmadığı düşünülmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan düzenlemeye göre, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili zararlar hariç olmak üzere, yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlar;
- Faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına göre beyan edilen vergi matrahlarının zarar dahil, her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisi verilen kuruluşça rapora bağlanması,
- Bu raporun aslı ile birlikte tercüme edilmiş bir örneğinin Türkiye’deki ilgili vergi dairesine ibrazı,
koşullarıyla, kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacaktır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinde, 20. maddenin birinci fıkrası çerçevesinde devralınan kurumların devir tarihi itibariyle özsermaye tutarını geçmeyen zararları ile bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında gerçekleştirilen tam bölünme işlemi sonucu, bölünen kurumdaki özsermayenin devralınan tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı zararların mahsubu olanağı düzenlenmiştir.
Yapılan düzenlemeye göre zarar mahsubu için;
- Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması,
- Devralınan kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldiği tarihten itibaren en az beş yıl süreyle devam edilmesi,
gerekmektedir.
6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 6. maddesi kapsamında matrah arıtımında bulunan kurumların, matrah artırımında bulundukları yıllara ait zarar tutarlarının % 50’sinin 2011 yılı kazancından mahsubu olanaklı değildir.
Dolayısıyla, 2006-2009 yıllarının tamamı veya bazıları için matrah artırımında bulunulması halinde, artırım yapılan yıla ilişkin zarar tutarının % 50’si 2011 yılı beyannamesinde indirim konusu yapılmayacak, mahsup kalan % 50 ile sınırlı olarak yapılacaktır.
II- İndirilmeyecek giderler
Kurumların safi kurum kazancının tespitinde cari dönemde yapmış oldukları birtakım giderleri kanunen kabul edilmemekte ve kurum kazancından indirilememektedir. Kurumlar vergisi kanunu 6 ıncı maddesi hükmü gereği safi kurum kazancının tespitinde Gelir vergisi kanunun ticari kazanç hakkındaki hükümler uygulanmaktadır. Bu itibarla kanunen kabul edilmeyen giderler Gelir vergisi kanunu ve Kurumlar vergisi kanununda ayrı ayrı tadat edilmiştir. Ayrıca bu kanunlar dışında diğer kanunlar gereğince de bazı giderlerin kurumların kazancının tespitinde indirilmesi mümkün değildir. Bu itibarla kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen giderler üç ana başlık altında irdelenmiştir.
A- Gelir Vergisi Kanununa göre indirilmeyecek giderler
1)Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler (Aynen alınan değerler emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur.)
2. Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar;
3. Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler;
4. Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler;
5. Bu fıkranın 1 ilâ 4 numaralı bentlerinde yazılı olan işlemler hariç olmak üzere, teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılır.
Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılır.
Bu bent uygulamasında, imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler, her hâl ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.
İşletmeden çekilmiş sayılan farklar, ilişkili kişi tarafından beyan edilmiş gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmış ise ilişkili kişinin vergilendirme işlemleri buna göre düzeltilir. İlişkili kişiler ve bu kişilerle yapılan işlemler hakkında bu maddede yer almayan hususlar bakımından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükmü uygulanır.
Yukarıdaki 5 bentte sayılan ödemeler, büyük çoğunluğu ile teşebbüs sahibinin ticari mal varlığı ile özel mal varlığı arasındaki ayrımla ilgilidir. Bir diğer ifade şekliyle, söz konusu bu hükümler ticari mal varlığından özel mal varlığına kıymet aktarılması suretiyle ticari işletme bünyesinde doğacak karın azaltılmasını önlemeyi amaçlar. Bu nedenle ticari işletmeden, işletme sahibine yapılacak kıymet aktarımı şeklindeki ödemeler gider olarak kabul edilmez.
Öte yandan 6,7,8, ve 10 uncu bent hükümleri ise Kurumlar vergisi Kanunun 11 inci maddesinde yer alan hükümlerle paralellik taşımaktadır.
6. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.)
7. Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklâm giderlerinin % 50’si (90/1081 sayılı B.K.K. ile (0) sıfır) (Bakanlar Kurulu, bu oranı % 100’e kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir).
8. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları;
9. Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri.
B- Kurumlar Vergisi Kanununa göre indirilmeyecek giderler
Kurum kazancının tespitinde aşağıdaki indirimlerin yapılması kabul edilmez:
a) Öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler.
Uygulamada genellikle ödenmiş sermaye payları üzerinden bir faiz hesaplanıp sonra bakiye karın nominal sermaye hisselerine göre dağıtıldığı veya imtiyazlı hisse senetleri için faiz ayrıldıktan sonra karın dağıtıldığı görülür. Faiz adı altında dağıtılan bu tür tutarlar kar dağıtımından başka bir şey değildir. Dolayısıyla, karın bu şekilde dağıtılması suretiyle ortaya çıkan faiz tutarının kurum kazancından indirilmesi söz konusu olamaz.
b) Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler.
c) Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar.
Bu hükümlerle amaçlanan vergiye tabi kazancın peçeleme suretiyle indirilmesinin önüne geçmektir.110 nolu sirkümüzde konu detaylı olarak ele alınmıştır.
ç) Her ne şekilde ve ne isimle olursa olsun ayrılan yedek akçeler (Türk Ticaret Kanununa, kurumların kuruluş kanunlarına, tüzüklerine, ana statülerine veya sözleşmelerine göre safî kazançlardan ayırdıkları tüm yedek akçeler ile Bankacılık Kanununa göre bankaların ayırdıkları genel karşılıklar dahil).
Uygulamada Fon ve sair adlarla veya düşük değerleme ve yüksek oranda amortisman uygulamak suretiyle gizli ihtiyatlar ayrılabilmektedir. Bunlar ihtiyat niteliğinde olup, kanun ve ana sözleşme hükümlerine veya ortak ve hissedarların kararlarına göre kanuni, fevkalade, ihtiyari, zarar karşılıkları ve sair adlarla ayrılan her türlü yedek akçenin kurum kazancında gider olarak dikkate alınması bu bent hükmü gereğince mümkün değildir.
Kabul edilmeyen indirimler arasında sayılan yedek akçeler, gider niteliğinde değildir ve bunlar işletme bünyesinde elde edilen kazancın, dağıtılmayıp işletmede alıkonulan kısımlarıdır. Her ne şekilde ve isimle ayrılmış olursa olsun ayrılan yedek akçelerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Türk Ticaret Kanununa, kurumların kuruluş kanunlarına, tüzüklerine, ana statülerine veya sözleşmelerine göre safi kazançtan ayırdıkları tüm yedek akçeler ile 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre ayrılan genel karşılıkların indirimi mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, 5411 sayılı Kanuna göre ayrılan özel karşılıklar, kurum kazancının tespitinde indirilecek gider olarak dikkate alınabilecektir.
d) Kurumlar Vergisi Kanununa göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre ödenen gecikme faizi ile pişmanlık zammının kurum kazancından indirimi kabul edilmemektedir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tecil edilen vergilere ilişkin tecil faizleri de bu kapsamda olup kurum kazancından gider olarak indirilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, sosyal güvenlik kurumlarına ödenen gecikme cezaları ile gecikme zamları da bu kapsamda gider olarak indirilemeyecektir.
e) Kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tespit edilen hadler saklı kalmak kaydıyla, menkul kıymetlerin itibarî değerlerinin altında ihracından doğan zararlar ile bu menkul kıymetlere ilişkin olarak ödenen komisyonlar ve benzeri her türlü giderler.
Örneğin; Tahvillerin nominal bedelinin en çok %5 noksanı ile ihraç edilebileceğine dair bir yasal düzenleme yapıldığında, %5 in altına inilerek ihraç edilecek tahviller için yasal sınırı aşan indirim nedeniyle oluşacak zararın ve buna ilişkin komisyon bedelleri ile benzeri giderlerin indirilmesi mümkün değildir.
f) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan; yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz taşıtları ile uçak, helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ve amortismanları.
Örneğin; Oto alım satımı ile uğraşan (X) A.Ş. nin aktifinde kayıtlı olan teknesinin giderlerini ve amortismanını esas faaliyeti ile ilgili olmadığından indiremeyecektir. Eğer (X) A.Ş. tekne ile tur düzenleme şeklinde turizm faaliyeti ile de uğraşmış olsa idi indirim konusu yapabilecekti.
g) Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî zarar tazminat giderleri.
Ticari faaliyetle ilgili Sözleşmelere cezai şart olarak konulan tazminatlar dışındaki, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi tazminatlar cezai mahiyet taşıdığından kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaz.
h) Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri.
ı) Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 50’si.
Bakanlar Kurulu bu oranı % 100’e kadar artırmaya veya sıfıra kadar indirmeye yetkilidir.
C- Diğer kanunlara göre indirilmeyecek giderler
1. Yönetim kurulu Başkan ve üyelerine verilen kar payları,
Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesi uyarınca, idare meclisi başkan ve üyelerine ödenen kâr payları menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu itibarla, söz konusu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesine göre ücret sayıldığından bu ödemeler kurum kazancının tespitinde ücret gideri olarak dikkate alınmaya devam edilecektir. Söz konusu temettü ikramiyelerinin bilanço günü itibarıyla ödenecek toplam tutarı kesinleştiğinden, çalışanlara o yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar ödenecek temettü ikramiyeleri, ilgili olduğu yılın kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Aynı husus çalışanlara ödenen performans değerlemelerine bağlı olarak verilecek prim ve ikramiyeler için de geçerlidir. Diğer taraftan, ücret niteliğindeki bu ödemelerin nakden veya hesaben yapıldığı dönemde vergi kesintisine tabi tutulması gerekeceği tabiidir.
2. Kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan giderler
Kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan giderler ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili giderler niteliğinde olmadığından, bu giderlerin gelir ve kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, rüşvet verme fiili Türk Ceza Kanununun 252 inci maddesinde suç olarak tanımlandığından, rüşvet ve rüşvet ile ilgili her türlü gider, vergiye tabi ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmayacaktır.
3. Hırsızlık ve dolandırıcılıktan meydana gelen zararlar,
Hırsızlık ve dolandırıcılık gibi fiiller nedeniyle uğranılan zararlar, ticari faaliyetin normal icapları dahilinde sayılmadığından normal icaplara uymayan bu tip değer kayıpları vergi matrahının tespitinde nazara alınmaz.
4. SGK göre indirimi kabul edilmeyen tutarlar,
506 sayılı Sosyal Sigortalar kanunun 80 inci maddesi gereği fiilen ödenmeyen pirim tutarları ilgili olduğu dönemde gider yazılamaz. Ancak fiilen ödendiği tarihte dönemine ve yılına bakılmaksızın gider olarak yazılabilecektir. Sadece Aralık ayına ait olan pirim bedellerinin takip eden ocak ayında ödenmesi halinde bu pirimler aralık ayının gideri olarak dikkate alınabilecektir.
5. Kurum kazancının elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgisi bulunmayan giderler,
Yapılan giderler ile kazancın elde edilmesi arasında herhangi bir bağın bulunmaması halinde bu tür harcamalarda gider olarak dikkate alınmayacaktır.
6. Belgelendirilmeyen giderler,
İstisnai düzenlemeler hariç tevsik edici belgelerle belgelendirilemeyen harcamalar gider olarak dikkate alınmayacaktır.
7. Dönemsellik ilkesine uymayan giderler,
Gerek kurum kazancının tespitinde gerekse muhasebe standartlarında dönemsellik ilkesi önemlidir. Bu nedenle dönemini aşan giderler ilgili oldukları dönemde dikkate alınması gerekmektedir, Örneğin; Mayıs 2011 – Mayıs 2012 dönemini kapsayan sigorta giderlerinin 31 Aralık 2011 dönemini kapsayan kısmının ayrıştırılıp 2011 yılı giderleri arasında gösterilmesi, sarkan kısmının ise hiçbir şekilde 2011 yılında kullanılmayıp ait olduğu 2012 yılında kullanılması gerekmektedir.
8. Özel kanunlarla kabul edilmeyen giderler,
197 sayılı MTV kanunun 14 üncü maddesi gereğince Otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerleri, Motosikletler, Yat, kotra ve her türlü motorlu özel tekneler, Uçak ve helikopterler (ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) için ödenen vergi ve cezalar ile gecikme zamları gider olarak indirilemez.
Gider Vergisi Kanunun 39 uncu maddesi gereğince Özel İletişim vergileri gider olarak indirilemez.
4857 sayılı İş Kanunun 30 uncu maddesi gereği, Özürlü çalıştıranlar çalıştırdıkları özürlü personelin sigorta pirimi işveren hissesini hazine karşıladığından bu tutar gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınamaz.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu geçici 7 inci maddesi gereği, Fondan karşılanan sigorta pirimine ait işveren hisseleri gider ve maliyet unsuru olarak dikkate alınamaz.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81 inci maddesi gereği, Hazinece karşılanan sigorta pirimine ait işveren hissesi gider ve maliyet unsuru olarak dikkate alınamaz.
prada outlet
prada bag
portafoglio alviero martini
prada scarpe
prix louboutin
hermes cufflinks
hogan uomo
hermes birkin prezzo
cheap ray ban sunglasses